Hasan Kurnaz

ÇAKILASI ÇİVİ !!!

Hasan Kurnaz

ÇAKILASI ÇİVİ !!! İnsan olmak,ne yaptığını bilmek yada bilmemek. Ne oldu bize ? ne oldu millete ? deyip,olduğun yerde gerilmek vede neden diye soruvermek… Kim kiminle,ne zaman nasıl nerde… Kimin kiminle derdi ne. Neyin neyle kavgası … Kim dost kim düşman. Kim dargın kim barışık. Kim,bir diğerinden dolayı hiçbir derdi olmadığı halde ötekine dargın. Asıl dert,asıl mesele kimin…? Kim alakasız kim alakalı. Kimin niyeti halis,kimin niyeti intikam.. Kim haklı kim haksız. Kim yalakalık ve yaraşmak derdiyle kime barışık yada kime küskün ve hatta düşman . Hal böyle iken nasıl olur da aniden hasım olanlar, hala hasım iken sözde görünür olur dost. Asıl kendilerince hasım olan,dargın olan büyük zaatlar menfaat birleşmesi ile el sıkışınca, alakasız olan şahsiyetler bugün ne yüzle küstüğü adama yapar yalakalık. Hani düşmandın ! hani seni bitiren ve seninle oynayandı ! hani hedefindeki tek gerçek olandı.. Bu kadar mı bağlandın ! bu kadar mı korktun ! bu kadar mı yitirdin ! bu kadar mı kaptırdın… Hastalık mı ? maya mı ? kanayan yaramı ? nasıl ve neden.. Dün yanından ve mekanından kovduğun,yanına girmesini bile isteme diğin ve bunu da kendinle alakalı olmadığı halde,asıl muhataplardan korktuğun için yaptığın avukatlığın neticesinde def ettiğin adamı,şimdi nasıl sararsın kollarına? Çivisi mi çıktı dünyanın dedirmekten,kendin ile çelişmekten,insanlar ile boşuna güreşmekten ve çırpı toplamaktan başka ne oldu ? ne bitti ? Denir ya hep, herşeyin bir şerefi var diye.. Arkadaş ! Heralde yalakalığında,dostluğunda,düşmanlığında olamalı bir şerefi.. Anlaşılır gibi değil ve de anlaşılmaz bir şeyde yok.. Karma karışık,birbirine girmiş,dolanmış bir ip yumağı olmuş yaşam. Kimin ne yaptığı,ne dediği belli olmayan bozuk bir gidişat. Dün barışık bugün dargın. Yannda tatlı seda arkasından binbir riya.. Nasıl hayat ! nasıl karakter! nasıl düzen nasıl insanlık ! Dokunmayan aynı filmde rol almayan hiç mİ,hiç kimse kalmamış gibi.. Bende mi böyleyim diyemiyoum ! çoğu herkes gibi, evet belki bende böyleyim Yazık ki ! Başka bir şıkkı da yok.. Hani ! “Yaradılanı sev,Yardandan ötürü” denilen o büyük söz olmasa; İnsanlardan,insanlıktan,herşey ve herkesten nefret edesi geliyor insanın. Hani, o güzel sessiz ,huzur veren dağlara gidip tek başına kalası geliyor bazen. Ya ! bilmeyecek, anlamayacak,karışmayacak düşünmeyecek çözemeyecek, dikkate almayacak ve alınmayacak kadar olacaksın , Yada! “çakın artık ! şu dünyanın çivisini” diyecek,tuhaf tuhaf bakıp dudak bükeceksin… Neden diye sorarsan ! aynen anlaşılmaz olan bu yazı gibi,anlaşılmayan hayatı,yapılanları ve görüp duyduklarını sorgulayacaksın !

Yazarın Diğer Yazıları