Kış sezonunun bitmek üzere olduğu şu aylarda, memleketimde yavaş yavaş düğün ve hazırlıkarı başladı diyebiliriz.
Aklı başında büyükler olarak el birlik olup,çok zor ve ağır şartlar taşıyan düğün merasimleri için ailelere ve çiftlere bir kolaylık,bir rahatlık sunmamız gerekiyor.
Bilhassa sorunların ve zorlamanın başı olan,özellikle "altın takı" husundaki ısrarcı tavırlar,kurulacak yuvanın sonu değil,başlangıcı olsun.
Günümüzün ekonomik şartları ve fiyatların üçe dörde katladığı bir dönemde:
"Seri bilezikler,metrelerce zincirler,abartilı takı ve ziynetler,hayat boyunca giyilmeyecek hiç kullanılmayacak ağır giyim kuşam vb..istekler konusunda yerel adetlerden yavrular için taviz verelim.Gün geçtikce artan ve azıtan istekler ne yazik ki ev tapularına kadar pazarlık konusu haline geldiği gòrülmekte. Böyle bir başlangıcın sonunu hayır görmek ne kadar isabetli olur bilemem.
Kimse bahane üretmesin !
Aklın ve mantığın yolu da bir. Özellikle bizim memlekette gelin ve damat adayından çok,
aile büyüklerinin katı tutum ve mahalle baskısı herkesçe bilinen bir gerçek.
Yavrularımız için canını vermeye hazır olan duygusal bir bölgede yaşarken, en basit bir teferruatla çocuklarımızın aile temelini, kin kavga ve borç batağıyla atmayalım.
Herşeyin hayırlısını istedikten sonra herkesin gücü nisbetince birşeyler yapmasına izin verelim.Bu konuda evlenecek gençlerin de fikrini alıp,onların adına istekte bulunmayalım.
Tek derdimiz, yavruların birbirlerini sevmesi huzurlu ve Allahın emriyle mutlu bir yaşam sürüp iyi geçinmesi talebi olsun.
Günlerce süren telaşe ve israfı en asgariye düşürelim ki "daha içinden çıkılmaz durumlara düşülmesin".
Yüce Allahın "had aşmama" konusundaki emirleriyle,
Peygamberimizin "zorlaştırmadan kolaylık" üzerindeki sözlerini unutmayalım.
Haşa !
"Biz daha çok adetlerimize bakarız,başa gelince görürsün,olsun bir kere olur bu işler " diyorsak oda ayrı bir konu.
Unutmayalım hiçbir âdet,dini bir kural ve zorunluluk değildir.
Gösterişten uzak bir süreçle,azmadan şımarmadan yuvaların kurulmasına vesile olalım.
Etrafımızda rastladığımız gibi,şânla şöhretle şatafatla yapılan merasimlerin sonucu ileride vuku bulan kötü durumlar karşisinda üzülüp perişan olmayalım. Tabiki olması gereken de karârınca olsun merasim düğün gibi olsun neşe ve eğlencemiz daim olsun oda ayrı bir konu.
Yani ukalâlik da olmasın kim naparsa yapsin kimseyi ilgilendirmez ama Rabbim herkesin işini gucunü rast getirsin.Özünü bilenlerden eylesin…