Emet'in Kur'an Hadimlerinden Zehra Hoca - Aliye Özkul Yılmaz

Emet'in Kur'an Hadimlerinden Zehra Hoca


Emet'in Kur'an Hadimlerinden Zehra Hoca (Böyüker)

 

Geçtiğimiz 26 Haziran 2021 Cumartesi günü (16 Zilkade 1442) Emet'in üç neslinin rahlesinden Kuran talimi yaptığı Zehra Böyüker bu dünyadaki yolculuğunu tamamladı. Onu, bu naif insanı nasıl anlatsam ki;

1927 yılında Emet'te dünyaya gelen Zehra Hoca teyzem ne zaman Kuranı Kerim okumayı öğrendiğini hatırlamıyor. Anneannem Emine Böyüker'in anlattığına göre ablası henüz küçük bir çocukken "Zehra hadi bize Yasin-i Şerif oku." denildiğinde hemen çöküp küçücük ellerini dizlerine koyup ezberden okumaya başlarmış. Zira doğdukları evde her daim çocuklara elif be ve Kur’an-ı Kerim tilaveti öğretildiği için evin çocukları nasıl öğrendiklerini anlamadan kendileri okur ve öğretir bulmuşlar. Kur'an-ı Kerim öğretilmesinin yasaklı olduğu zamanlarda (teyzem ve anneannemin çocukluk döneminde) annesi (Hatice hoca), babası (İsmail hoca), anneannesi (Keşkek Ana) ve dedesi (Keşkekçi Hafız Ahmet Efendi) birlikte yaşadıkları evi ilkokul çağındaki çocuklara Kur’an-ı Kerim öğretmek için açmışlar. O yaştaki çocuklar için dini eğitimin baskı altında tutulduğu bu dönemde evdeki herkes sessiz bir biçimde bildiklerini öğretmeye devam etmişler.

Emet'in üçüncü Müftüsü Hafız Mehmet Sağıroğlu ve Hafız Süleyman Serdaroğlu da çocukluklarında bu eve gelip Zehra Hocanın (teyzemin) önünde diz çöküp derslerini çalışmışlar (Özkul, 2018:86). Genç kız olduğu dönemde babasına ev ortamında hoca kalfalığı yapan Zehra Hoca sağlık olarak bünyesinin zayıf olması nedeniyle evlenmeyi tercih etmemiş. Zehra Hocanın yaşı 30'a doğru yaklaştığında ise kız kardeşi Emine (anneannem), tek çocuğuna (annem Zahide Özkul) hamileyken aile içi şiddet nedeniyle boşanarak baba evine geri dönmek zorunda kalmış. Tam o dönemde babaları İsmail Büyüker 1952'de vefat etmiş. İsmail hocanın vefatının ardından üç kadın, bir küçük bebekle (annem) evlerinde Kur!an Eğitimi vermeye devam etmişler.

Bu süreçte zamanın müftüsü Emir hoca (İsmail Tosun) kadınlar için din eğitimi imkânını artırmak için Kaynarca Camisinin yanında müftülüğüne ait bir binada Zehra Hoca, kız kardeşi ve annesinin (dernek yönetiminde toplanan bir miktar bedel tahsis ederek) fahri olarak görev yapmalarını sağlamıştır. 8 yıl bu şekilde devam etmiş olup bugün Büyük Hamam Camii yanında bulunan iki katlı Kur’an kursu binası yapıldığında ise müftü Emir Hocanın aklında burada (ilkokul mezuniyeti olan) Zehra Böyüker'in kadrolu olarak görev yapması vardır. Diyanet İşleri Başkanlığında yer alan dosyasında Emir Hoca tarafından yazılan resmi yazıda, Kur’an eğitimi almak isteyen ilçe genç kızları ve kadınlarının listesi ve söz konusu bina için en uygun Kuranı Kerim hocası olarak Zehra Büyüker'in bilgileri yer almaktadır. Bu süreçten önce Zehra Hoca bazı sınavlardan geçirilmiştir. İçinde müftü Emir Hoca, Süleyman Ekmekçi ve hafızlık kuran kursu hocası İbrahim Demirel'in olduğu heyetin olumlu kararı, Emet Kaymakamı Mehmet Özseçen 13. 03.1960 tarihli Diyanet İşleri Başkanlığına yazdığı resmi yazı o tarihlerde 33 yaşında olan Zehra Böyüker'in insanlar tarafından ne kadar takdir gördüğünün göstergesidir (Özkul, 2018: 131).

O tarihten itibaren Zehra Böyüker emekli olduğu 1988 tarihine kadar yoğun bir öğretim süreci içine girmiştir. Şifahen ev ortamında öğrendiği bilgileri geliştirmek için kendisinden 13 yaş küçük olan hafız Süleyman Serdaroğlu'ndan tecvit, Hüseyin Öztürk'ten fıkıh ve dini bilgi dersleri almış,  ilkokul öğrencisi yeğeni Zahide (annem) ile hocaların kendisine verdiği tecvit ve dini bilgiler içeren defter ve kitaplardan kendi notlarını çıkarmıştır. 1960'tan sonraki süreçte artık öğrenci yaş gurubu ilkokulu bitirmiş ergenliğe adım atmış genç kızlardır. O dönemlerde kızlar ilkokuldan sonra iki yıl Kur’an Kursuna devam edip hatim ettikten sonra birazda dikiş, nakış vs. gibi kurslar alıp 15 ile 20 yaş arasındaki süreçte evlendirilmiş.

 

Teyzemin defterlerini incelerken en çok dikkatimi çeken şey, kızlara defterlerin sayfanın köşesine yazı gelmeyecek şekilde tutturması oldu. Bunun sebebini sorduğumda şu şekilde açıklamıştı sağlıklı olduğu zamanlarda: "ilkokuldan sonra kızlar bize 2 yıl gelir sonra evlendirilirler. Gittikleri aileler onları tarlada, tabanda çalıştırırken zaman içinde öğrendikleri bilgileri unuturlar. Bu deftere onlar için lazım olabilecek temel dini bilgileri yazdırıyorum ki ellerinin altında olsun. İnsanlar kitap-defter sayfası çevirirken dikkatli olmuyor, yıpratarak cimcikleyerek çeviriyor. Böyle olunca ilk önce defterin köşesindeki yazılar gidiyor. Bu yüzden hoca çocuklarının tuttuğu defterleri tek tek köşelerine nokta koydururdum."

 

1988'e kadar Zehra Hoca Teyzem, anneannem ve büyükannemin “Medrese” olarak andıkları Emet Kız Kuran Kursunda üç nesil (büyükanneler, anneler, torunlar ) Emetli kadınlar Zehra Böyüker'in rahle-i tedrisinden geçmiştir. Bu kursta kışları 40-50, yazları 80'e varan öğrenci olduğu, Zehra Hoca Teyzemin bu öğrencilere tek başına mukayyet olmaya çalıştığı, öğrencileri tek tek dinlediği, ilgilendiği pek çok öğrencisi ve annem tarafından her zaman anlatılır. Öğrencilerine göre dini, baskı ile değil sevgiyle, incelikle, hal dili ile öğreten bir eğitimci kendisi... Görev süresi bitip emekli olduğu dönem Türkiye'de artık İmam Hatip Liseleri yaygınlaşmış, İlahiyat fakültelerine giden kızların sayılarının çoğaldığı bir zaman dilimi... Genç kızlardan yetişmiş insan potansiyelinin artmış olmasına da güvenerek Emetliler çok istese de, kimseyi ayırmamış olmak adına, emekliliğinde biz torunları dışında kimseye özel Kur’an dersi vermediğini hatırlıyorum. Ancak Hasanlarlı Hafızlar ailesi olarak ziyaretçilere kapıları her zaman açıktı. Çocuklar onların evini çok severlerdi. Çok özel bir kokusu vardı evlerinin. İki kız kardeşin ve büyük anneannemin kendilerine has duruşu, her zaman herkese dengeli ve makul olmayı öğütleyen yapıları vardı. Benim çocukluğumda evlerinin sosyal danışma merkezi gibi çalıştığını hatırlıyorum. Gelinini şikayetlemeye gelene ayrı, kayınvalidesinden yakınmaya başka türlü bir şefkatle makul tavsiyeler verirlerdi. Kızıştırmak yerine kızılan kişiyi anlayışla karşılamak sakinlik içinde düşünmek tavsiye olunurdu.

2018 yılında Emet’in ilk kuşak hoca efendi ve hoca hanımlarının toplum yapısı üzerine etkilerini konu alan sosyoloji yüksek lisans tez çalışmam esnasında Zehra Böyüker Hoca Teyzem devlet kadrosu içinde görev yapma nasip olan ilk kadın din görevlisi olduğunu tespit ettiğimi ifade edebilirim (Özkul, 2018: 157). Toplum içinde fahri olarak onun gibi pek çok sayıda kadın Kuran Hocası olmakla birlikte, ona benzeyen Türkiye’deki nice değerli hanımın içinde teyzemin kadroya geçmesi ve meşru bir ortam içinde hizmet vermesi Emet’in ikinci Müftüsü Emir Hoca/ İsmail Tosun’un öngörüsüyle gerçekleştiği anlaşılıyor. Rabbim gönülleriyle görevlerini hayatlarının bütüne yaymış olan bütün naif hoca efendilere ve hoca hanımlara Rahmetiyle muamele buyursun, biz geride kalanlara da kendi zamanımıza uygun konularda dengeli ve akil inisiyatifler alabilme feraseti versin inşaallah.

Çok şükür Rabbime ki bize de torunları olarak onların hal dilini görmek ve yaşamak nasip oldu. Teyzem Zehra Böyüker ve anneannem Emine Böyüker Alzheimer olup kendilerine bakamayacak duruma geldiğinde damatları olan rahmetli babam Hüsnü Özkul ve annem Zahide Özkul onların bakımını üstlendiler. Babam Rabbimin emanetlerini evine yerleştirdikten kısa bir zaman sonra 2008 yılında ruhunu Rahman’a teslim etti. Annem Zahide Özkul ise o günden bu yana hem teyzesi Zehra Böyüker’e hem de anneannem Emine Böyüker’e büyük bir sevgi içinde baktı. Bu süre içinde hoca teyzeme ve anneanneme pek çok kişinin manevi torun olarak emeği geçti. Tek tek ismini sayamayacağım kadar çok olan bu manevi torunları var ve en az bizim kadar, talebeleri kadar onları seviyorlar.

Annem, kardeşlerim ve tüm ailemiz adına bu süreçte bizleri yalnız bırakmayan, dualar eden, katkıda bulunan, kolaylaştıran tüm sevenlere teşekkür ediyorum. Bu dünyadan bir Zehracık geçti, o küçücük elleri nice kalplere değdi. Selam ve dua ile…

Aliye Özkul Yılmaz, 28.06.2021, Kütahya

 

 

Kaynak:

Diyanet İşleri Başkanlığı, (1978), Din Görevlileri Albümü, 1. Cilt, Basın - Yayın Neşriyat Müessesesi, Ankara.

Özkul, Aliye, (2018), Din Adamlarının Toplum Hayatına Etkileri: Emet Örneği 1923 – 1999, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kütahya.

 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

Yorumlar / 2

  • damla | 02 Temmuz 2021 21:02

    ????

  • hatice iclal böyüker | 28 Haziran 2021 23:26

    kocaman bir dönem ,yılların özeti yaşanmışlıkları ancak bu kadar özel ve güzel anlaşılabilirsin. ne yazık ki uzakta yaşıyor olmaktan dolayı yılda bir hafta anlatılan bu atmosferi yaşayıp koklama şansımız olmuş o küçük halimizle birçok farkındalığı atlamış olmamıza rağmen zaman geçtikçe zihnimize yerleşen yaşanmışlıkların kokusu ve rengi anıların eşliğinde gözümüzden film şeridi gibi geçmekte...anlatılanların bazılarını tekrar tekrar rüyalarda yaşamaktayım yaşanmışlıklarınıza ,anılarınıza ,bakış açınız ,değer yargılarınıza ,muhteşem kelam ve kaleminize sağlık...ismi geçen geçmeyen tüm ölmüşlerimizin ruhları cennette buluşmuştur inşallah

YAZARIN SON 5 YAZISI
28Haz