Ercan Kolku

ALLAHSIZ KEMİK VE ZAR TUTANLAR!

Ercan Kolku

Evet, bu isimle oynanan bir tür tavla oyunu... Hani dostlarımızla kahvelerimizi yudumlarken, baş başa verip oynadığımız oyun olan tavlanın… Geleydi, marstı, kırıktı derken, zarları yuvarlarsınız. İşte o tavladan söz edeceğiz bugün sizlere.

         Birçoğumuz tavla deyince o çok bilinen düz oyunu hatırlarız. Tavlayı yeni öğrenmeye başlayanlar ise "kız tavlası" denilen o basit oyunla ilk adımı atar. (Daha da bilmeyeni tavlayı ters çevirip pullarla dama oynar.) Gülbahar adıyla oynanan bir türü vardır ki, o da ayrı bir derttir. Rakibin hepyek attı mı bekler durursun. Hepyekten başlar, sırasıyla tüm çift zarları oynar.

         Şimdi bir de tavlanın bir başka türünü anlatacağım sizlere. Aslında bildiğimiz tavla oyunu ama yöntem oldukça farklı. O sebeple de ismini böyle koymuşlar; "Allahsız kemik !"

         Adana’ya özgü bir oyun bu. Yan yana 20 masa, 20 masa-da 20 tavla, 40 oyuncu. Birinci masaya tavlacıların en kodamanları oturuyor. Zarlar bu çiftin elinde. Öteki masalarda zar yok ! Birinci masadaki zarları atıyor;" Cihari dü" Tüm oyuncular cihari dü oynuyor. Öbürü atıyor, "Şeş beş". Yine 20 tavlada şeşbeş oynanıyor.38 kişinin gözü kulağı kodamanların atacağı zarda;

-"Aman ağam, acele bi şeşyek lazım". "Ya Müslüman bir kere de kapı alacak bir zar at" Ya da "Ya bizim 2 kırık var, sen iki eldir gele atıyorsun."

         Oyun ilerledikçe sitemin dozu da artmaya başlar haliyle;

-"Senin eline zar verenin, saygıdeğer ceddine, Rahmet-i Rahman’a kavuşmuş büyüklerine ve cümle akrabalarına sevgilerimi sunarım." "Ulan seni adam yerine koyduk eline zar verdik be." İki kişinin atacağı zara göre oyunlarına yön vermeye çalışan 38 kişi. Her masada ayrı bir durum ve meçhul akıbet !"

         Tıpkı hayatlarımız gibi...

Birileri bir yerlerde bir takım kararlar alıyor, tepeden aşağıya uygulamak bizlere kalıyor. Atılan zara göre adı Emeklilikte yaşa takılma olur, Konaklama vergisi olur, Ulusaldı, bölgeseldi, kaçak elektrik yüzde hesabı zarlarla belirlenir tüm ülke oynar.  Biri zar atar doğalgazdan ısınma bedeli, öbürü der aydınlatma bedeli …Derde der,biz oynarız.

Bazıları alına kararlara göre, oyunu iyice lehine çevirirken Emet gibi ilçelerde "İlçelere yapmaktan vazgeçtim, gele" der Bölge Cezaevi gelmeden  gider... "Nüfusun az, şuben gidecek, gele" denir Askerlik Şubesi gider. "Tasarruf denir, Sosyal Tesisler gider, gele".Gediz yolu uzun süredir kapı alınamayan açık alandır. Her seçim öncesi Gediz yolu ihalede diye zar tutulur,gelen “gele” Hoş, elbette bazen güzel zarlar gelip kapılar alındığıda görülmektedir… Bilmem kaç geleden sonra Tavşanlı yolu kapısı, yeni hastane,sağlık merkezi, emniyet, kültür merkezi… De oldukça geç gelen zarlarla gele atıp dururken, bazıları pulları toplamaya başlamış, oyun kaybına birkaç pul kalmıştır.

 Elde kırıklar, bekler durursun. Ama sonuç marsa doğru giderken, hala iyi zarların gelmesini beklersin.

( Siyasette de öyle. Mesela ilçenizde  iktidar partisinin ilçe parti  başkanı seçilecek.  Tüm partililer tavla  başında,Hop Zarlar  ya Afyonlunun elinde, ya Elazığlı, Ya Muğlalı…)

         Bana sorarsanız, zarını atamadığınız tavlanın başına asla oturmayacaksınız. Ya da adamlarınızı zarsız tavlaya oturtmayacaksınız. Ne başkasının zarını elinizde tutun, ne de başkasının zarına bakın. Aklınız ne diyorsa, vicdanınız neye hükmediyorsa onu yapın. Zarları birilerinin eline verip te, düşeş beklemektense, zarları bir defa olsun ele geçirdiğinizde iyi kullanın.

         Kütahya siyasetinde yılardır, satranç oynayıp geleceğe yönelik hamleler yapmak yerine, tavla gibi, gelen zara göre oynanan oyunlarla, iliniz nereye varmıştır ki, ilçeniz o hızla bir yerlere ulaşsın ? Üstelik Kütahya gibi çoğu ilçesiyle beraber zarları genelde iktidara veren bir seçmen kitlesi varken !

         Yenilerde öğrendim, bilmiyordum böyle bir oyunu. Allahsız Kemik demişler adına...

Bizde de değişik bir versiyonu var bu oyunun. Yıllardır siyasette oynanıyor. Ama bizdeki bu oyunda zar tutanlar pek çok olduğundan (!) zarların geleceği sonuç çoğunlukla biliniveriyor.

Yazarın Diğer Yazıları