Drakula ve Eğrigöz Kalesi Efsane Değil Gerçek!-2 - Süleyman Algül

Drakula ve Eğrigöz Kalesi Efsane Değil Gerçek!-2


Emet-Eğrigöz bölgesi bilinen tarihin başından beri farklı medeniyetler arasında bir geçiş bölgesi olmuştur. 
Tarihi ismi Ryandakus Nehri olan Emet Çayı antik dönemlerde LidyaFrigya, Mysia-Bitinya bölgeleri arasında doğal bir sınır teşkil etmekteydi. Ayrıca Abbiatis ve Aizanitis şehir bölgelerinin sınırı da Emet-Eğrigöz bölgesiydi. Bu nedenle Emet çayı havzası stratejik bir öneme sahipti. 
M.Ö. 2800’lü yıllarda Luvi Işık Tapınağı olarak kullanılan Eğrigöz Kale Kayası’nın Helenistik dönemde Eğrigöz Kalesi haline gelmesinin sebebi bu stratejik önemden başkası değildir. 
Emet-Eğrigöz bölgesinin kesin Türk hakimiyeti dönemine kadar yaşadığı sürekli çatışma ve kaos ortamı bölgede çok ilginç hikayelerin ortasına çıkmasına, stratejik önemin ise bölgedeki şehirlerden önemli insanların yetişmesine neden olmuştur. 
KAN DOLAŞIMINI İLK BİLİMSEL  İNCELEYEN KEŞİŞ MELETİOS  BÖLGEMİZDEN YETİŞMİŞTİR
Örneğin kan dolaşım sistemini bilimsel olarak inceleyen ilk kişi olan Keşiş Meletios ve İlk Ortodoks Patriği Markus bölgemizden yetişmiştir. Yani Emet-Eğrigöz tarihi gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen bir hazinedir.
 Eğrigöz’ü dünyada popüler kılan en önemli olay ise şüphesiz Kont Drakula yani 3. Vlad’ın yaşamının bir kısmının Eğrigöz’de geçmesidir. 
Yazımın ilk kısmında herkesin efsane olarak bildiği hadisenin gerçek olduğunu kaynaklarıyla beraber aktarmıştım. Bu kısımda ise hadisenin gerçekliğini değil doğrudan hadiseye değineceğiz. 
Kütahya ili sınırları içerisinde 20 adet kale kalıntısı bulunmaktadır. Ancak bu kalelerden çoğunluğu ya antik dönemde yıkılmış ya da ilk Osmanlı hakimiyeti sırasında terk edilmiştir. Ancak Osmanlı’nın son dönemine kadar aktif olarak kullanılan yalnızca iki kale bulunmaktadır. Bunlar; Kütahya Kalesi ve Eğrigöz Kalesidir.
 Eğrigöz Kalesi 1840’lı yıllara kadar aktif olarak kullanılmış, 1870’li yılların sonuna doğru ise her ne kadar bakımsızlıktan kullanım dışı kalsa da bir dizdar komutasında 30 kadar asker kale muhafızı olarak tutulmuştur. 
16. Yüzyılda Anadolu’nun iç bölgesinde kalan Eğrigöz kalesi her ne kadar uç kalesi olarak önemini yitirse de bu tarihten itibaren kalebentlerin ve rehinelerin gönderildiği bir zindan/esaret yeri olarak kullanılmaya devam edilmiştir. 
 3. VLAD VE KARDİE RADU EĞRİGÖZ KALESİNDE HAPSEDİLMİŞTİR
Bu dönemde Eğrigöz Kalesi’nde rehin tutulanlardan en ünlüleri 3. Vlad ve kardeşi Radu’dur. 3. Vlad 1431 yılında Romanya’nın Sighișoara şehrinde dünyaya gelmiştir. Onun çocukluk döneminde babası 2. Vlad Drakul Macar Krallığına tabi Eflak bölgesini Prens sıfatıyla idare etmekteydi. Ancak 1440’lı yılların başında Macar Krallığı’nın güçten düşmesi ile 2. Vlad tacını Osmanlı Sultanı 2. Murat’a göndererek Eflak Voyvodası olarak 2. Murat’ın hizmetine girmiştir. 
Her ne kadar Osmanlı’ya bağlı gibi gözükse de 2. Vlad, 1442 yılında Macar Asilzadesi Hunyadi Yanoş’u Osmanlı’ya karşı gizlice desteklemiştir. Bu destek sayesinde Erdel’de Osmanlı kuvvetleri yenilince Sultan 2.Murat durumdan şüphelenerek, Vlad Dracul’u ve bir diğer destekçi olan Sırp Despotu Greog Vulk’u Edirne’ye çağırarak Gelibolu’da mahkum etmiş ve ancak oğullarını rehin olarak vermeleri şartında serbest kalacaklarını bildirmiştir.
 Dracul ve Vulk teklifi kabul edince, Dracul’un oğulları Eğrigöz Kalesi’ne Vulk’un oğulları Tokat Kalesi’ne hapsedilmişlerdir. Eğrigöz Kalesi’ne hapsedilen çocuklar 3.Vlad ve kardeşi 2.Radu’dur. Kimi kaynaklar Vlad ve kardeşinin Eğrigöz’den sonra Tokat’a gönderildiğini söylese de bu durum tarihte pek bir önemi olmayan Vulk’un çoçuklarından kaynaklanan bir yanlışlıktır.

 ÇOCUK YAŞTA EĞRİGÖZ KALESİNDE ESİRDİLER
 Vlad ve Radu Eğrigöz’de esirken muhtemelen 11 veya 13 yaşında birer çocuktular. Kaldı ki esirlikleri bile halen tartışmalıdır. Kimi tarihçilere göre çocuklar esir olarak değil misafir gibi ağırlanmış hatta burada kılıç ve savaş eğitimi almışlardır. Tarihi kaynaklar Vlad’ın Eğrigöz’de kaldığı yıllar içerisinde psikolojik olarak yıprandığı için delirdiğini söylemektedir. Kimi tarihçiler bu yıpranmanın küçük yaşlarda, alışık olmadığı ve dilini bilmediği bir yere gönderildiği için olduğunu düşünürken, kimi tarihçiler ise Eğrigöz’de işkence gördüğü için çıldırdığını savunmaktadır. 
Ancak bu işkence savını çoğu tarihçi kabul etmemiştir. Romanya’da yazarı anonim olan tarihi bir şiir de “Onun kafesi kafasının önünde değil, kafasının içindeydi.” Diye bahsedilmektedir. Bu duruma göre Vlad hapis veya işkenceye tabi tutulmamış ancak zihinsel kırılmaları Eğrigöz’de yaşamıştır. 
Vlad ve kardeşinin Eğrigöz’de ne kadar kaldığı bilinmemektedir. Ancak Romanyalı tarihçi Matei Cazacu “Dracula” adlı eserinde Vlad Dracul ile Sultan Murat’ın barıştığı 1447 tarihine kadar yani 5 sene Eğrigöz’de kaldığını yazmıştır. Pek çok batılı kaynakta ise 6 yıl kaldığı söylenmektedir. Eğrigöz’den sonra Vlad Edirne’ye çağrılarak ve Enderun’da eğitim alır. Daha sonra Eflak tahtına çıkartılan Vlad Tepeş, Vlad Dracul’un oğlu olduğu için ejderin oğlu anlamına gelen Dracula adını alır.

YAZININI 1. BÖLÜMÜNÜ BU LİNKTEN OKUYABİLİRSİNİZ https://www.gaziemetgazetesi.com/yazi/suleyman-algul/drakula-ve-egrigoz-kalesi-efsane-degil-gercek/674/


 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

Yorumlar / 3

  • Mehmet | 01 Ocak 2024 21:45

    Çok ilgi çekici drvaminda brkliyorum

  • Havva | 15 Aralık 2023 09:54

    Ilgi çekici efsane bir yazı

  • Pınar yılmaz | 14 Aralık 2023 23:49

    Uzun zamndır bekledigim bu haber çok kıymetli benim için teşekürler emet gazetesi ve degerli yazarımız süleyman

YAZARIN SON 5 YAZISI