TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 05 Nisan 2020 19:24
Malum zor günlerden geçiyoruz. Yakın tarihte dünyadaki tüm ülkeleri ilgilendiren böyle bir olay yaşanmadı. Hepimiz korku ve panik içinde görünmeyen bir ‘şey'den korkuyoruz. Görmüyoruz ama izlediklerimiz ya da görenlerin anlattıkları tüylerimizi ürpertiyor.
Nefessiz kalan insanlar, yoğun bakıma sığmayan hastalar, koridorlarda çaresiz yere yığılmış vatandaşlar. Yerimiz yok deyip yaşlıları ölüme terketmek zorunda kalan devletler. Hepsini izliyor ve şahit oluyoruz. Ne kadar acı bir durum.
Şükür ki bu virüs belası ülkemize geç geldi. Gelmesi kaçınılmazdı. Zira dünyada bir çok ülkenin uğrama merkezi Türkiye. Devletimiz en başından gerekli tedbirleri almaya gayret etti ve virüsün yayılmasını engellemek için önlemlerini aldı hatta arttırarak almaya devam ediyor.
Virüsün labaratuvar ortamında üretildiğini bilmeyen kalmadı. Bunu yapanların amacı belli. Dünya farklı bir noktaya gidiyor ama bu konuyu daha sonra yazalım.
Allah Teala “insan yaptıklarının karşılığı vardır” diyor ayette. İyilik eden iyilik bulur, kötülük eden de kötülük bulur. Virüsü icat edenler de hak ettiklerini bulacak elbet.
Ama biz ne yapmalıyız oraya odaklanalım. İbn-i Sina taun (salgın hastalık) olduğunda öncelikle Korkmamayı, kalabalık yerlerde durmamayı, toplu ibadetlerden kaçınmayı, birbirimizden uzak durmayı tavsiye ediyor. Moralimiz yerinde olmalı. Allah var problem yok. Devlet yetkililerimiz de benzer açıklamalar yapıyor zaten.
Ama halk olarak biz ne yapmalıyız?
Öncelikle komşumuz aç mı, yiyecek bir şeyi var mı? Kirasını-Faturasını ödeyebiliyor mu? Cebinde parası var mı? Bunları düşünmeli ve ekmeğimizi komşumuz ile paylaşmalıyız. Her şeyi varsa bile hediye verip ikramda bulunmalıyız.
Komşumuzun ihtiyacı yoksa başka birinin ihtiyacı olabilir o kişiyi bulmalıyız. Burada mahalle muhtarlarına büyük görev düşüyor muhtarlar ev ev dolaşıp ihtiyaç sahibi kişiyi mahalle halkına haber vermeli ve o kişinin ihtiyacını mahalleli karşılamalı. Devlet, Belediye demiyorum özellikle mahalleli yapmalı. Çünkü “Sadaka belayı def eder.” buyuruyor Peygamber Efendimiz. Sadaka verdikçe kurtulacağız bu beladan. Bunun için Ramazan ayını beklemeye de gerek yok.
Esnafımızı unutmayalım. Dışarı çıkma yasağından dolayı satış yapamayan yada dükkanı kapatması gereken esnaf için, yer sahipleri kira konusunda yardımcı olmalı. Gerekirse 2 ay kirasını hibe etmeli.
Bireysel olarak biz de yaptığımız hatalardan dolayı bol bol Allah'a tevbe etmeliyiz. Allah bizi affetsin. Bu belayı üzerimizden alsın. Ülke insanı olarak ölümü hiç bu kadar yakın hissetmedik belki de. Görmediğimiz küçücük bir virüs bizi ne kadar aciz duruma düşürüyor. O zaman biz de bizi yaratan Yüce varlığa tevbe ederek acziyetimizi sunalım.
Selametle kalın..