Çok değil sadece 2000 li yıllardan az aşağı gidin,sadece1990 lı yıllara kadar. Neler değişti? Nerelere geldik, bir bakın!
Hacısı-hocası, Eğitimcisi-Öğretmeni, Sağlıkçısı-Doktoru, İdarecisi-Yöneticisi, Esnafı-Vatandaşı hiç farketmez…
Henüz, ana baba demesini beceremeyen ve yenice yürümeye çalışan çocuğun elindeki akıllı telefonu emberek çevirmesinden tutun, taaki ana babasına kanka-kanki diyebilen genç delikanlı Anadolu evladının varlığına kadar.
Sofraya oturmadan önce besmeleyi çekmeden yenilecek yemeğin selfisini bırakın, yatak odasına alınan örtünün rengini göstererek mahremiyetini tüm medyaya açacak kadar…
Karşı komşusunu tanımayanı bırakın, amca çocuklarını hiç görmeyen akrabalara kadar…
Büyük, "abiliği" küçük, "kardeşliği" ortam, "efendiliği" tabiki de "adam adamlığını" "kadın da kadınlığını" unutmuş gitmiş.
Tıpkı: "zengin isen, müslüman isen, aslında insan" isen yapmakta zorunlu olduğumuz birçok "iyiliği güzelliği sevabı" unuttuğumuz, yok ettiğimiz gibi…
Tıpkı: "Yokluktan, etrafımızda okuyamayan, düğün yapamayan,yeni bir elbise değişik bir yiyecek bulamayan insanları unuttuğumuz gibi.”
Tıpkı: “Hasta yatağında bir el bekleyen, görünmez bir zulüm altında inleyen, dert ve tasasından isyana yol alan etrafımızı görmediğimiz gibi.”
Tıpkı: “sadece kendimiz için yaptıklarımızı mefaatimiz için harcadıklarımızı ibadette seyehatte ve nafilede sarfettiğimiz israfın bizi kurtarıp ve cennetin kapılarını açacağını zannettiğimiz gibi...”
Tıpkı “İslam ın ve insanlığın temelinde canlılara hizmetin ve iyiliğin var olduğunu unuttuğumuz gibi..”
Yani dostlar, insanlığı iyiliği samimiyeti unutmayalım. İbadet ve sevap kazanmaktaki gaye ve maddi manevi harcamalar kendi menfaatimiz ile beraber, etrafımızı kollayıp gözetmek,eski günlerdeki içtenliği yakalamak içerikli olsun…