Yok Ben Almayayım, Dokunuyor Bana!
Cemal Özcan
Bilim insanlarına deselerdi ‘’bu kadar insanı vegan yap, bu şekilde besle, sonra da sonuçlarını araştır, makale yaz.’’İlk duyduklarında mutluluktan ağlarlardı her halde,sonra da derlerdi ‘’iyi de buna etik kurulu müsaade etmez ki!’’ İşte bu olay kendiliğinden oluverdi. Birçok insan vegan oldu ve bilim dünyası için bambaşka bir kapı açıldı. Son zamanların en trend konularından biri vegan beslenmeyi bilimsel çalışmaların izinden giderek, kendi penceremden ele almak istiyorum.
Öncelikle şunu ısrarla belirtmek istiyorum. Vegan beslenmenin bir hayat tarzı, felsefi bir görüş olarak kamuoyuna lanse edilmesi, özendirilmesi hatta daha da ileriye gidip hayvansal gıda tüketene cani, vahşi, hayvanların hakkını çalıyorsunuzgibi ithamda bulunulması, ya işte bakın veganlar eğitim düzeyi yüksek olanlar gibi saçma bir tespitin ileri sürülmesicanımı çok sıkıyor.
İnsan, fizyolojik olarak omnivor bir canlıdır. Yani hem etçildir hem otçuldur. Ya kardeşim ben veganım demeyle otçul olmuyorsun, istesen de OLAMAZSIN zaten. Anca otçul beslenmeyi tercih edersin, vücudunun fizyolojisini bozarsın ve birçok hastalığa yakalanmaya da davetiye çıkarırsın… Bir de kendi içlerinde ayrılmışlar. Neymiş efendim ‘’ben et yemiyorum ama süt içerim yumurta yerim’’ diyenler, bir başkası ‘’ay yok ben ne et yerim ne tereyağı ne yumurtayerimciler’’ bir diğeri, ‘’mecbur almak zorundayız haftada bir katli vaciptir bir gün et günü olsuncular’’ falan filan liste daha çok uzar yazarsam. Detaylandırmaya gerek olduğunu bile düşünmüyorum.
Bitkisel ağırlıklı beslenmeyle vegan beslenme arasında dağlar taşlar kadar fark var. Evet doğru bitkisel ağırlıklı beslenme ilerleyen yaşlarda sizi kalp ve damar rahatsızlıklardan, diyabetten ve kolesterolden koruyacak ama eğer yanında hayvansal gıda tüketmezseniz insan vücudu için olmazsa olmaz olan b12 ve d vitamininden de sizi mahrum bırakacaktır. Zaten veganlarda b12 alabilmek için b12 takviyeli gıdaları ya da diret olarak b12 tabletlerini kullanıyorlar. Bu takviyelerde yine hayvansal ürünlerden elde ediliyor. Yani dolaylı yoldan da olsa yine hayvansal bir ürünü vücuduna alıyor bu vegan kardeşler. B12 eksikliği, beynin fonksiyonlarını, sinir sistemi sağlığını bozuyor. Yorgunluk halsizlik hissini tetikliyor. Alyuvar üretiminde ve DNA sentezinde rol oynadığı için yine eksikliğinde büyük sıkıntılara sebep oluyor. Daha birçok fonksiyonu var ama b12’ye başka bir yazıda ayrıntılı değinelim. D vitamini eksikliği ise kemik erimesi, depresyon, uykusuzluk, eklemlerde ağrıya sebep oluyor. Yine uzun süreli vegan beslenme yüksel miktarda lifi de vücuda almak anlamına geliyor. Evet liflerin vücut için yararları var ve mutlaka almayız fakat aşırıya kaçıldığında bağırsaklarda çinko, demir, kalsiyum emilimini azaltacağından bu sefer de mineral eksikliği görülüyor. Uzun süreli vegan beslenmede de aşırı lif vücuda girdiğinden mineral eksiliği çekiliyor.Yani her zaman dediğimiz gibi DENGELİ beslenmek zorundayız.
Son olarak şunu da söylemeden yazıyı bitirmek istemiyorum. Çok duymuşsunuzdur veganlardan,‘’70 gram protein bak işte şu kadar etten alacağına şu kadar soyadan, mercimekten al’’ cümlesini. İyi de etteki proteinin kompozisyonu, aminoasit dizilimi ile bitkidekinin aynı değil ki. Gram olarak aynı olması aynı protein bağlarını, aynı kompozisyonu içerdiği anlamına gelmiyor. Karaciğerini, böbreğini zorlamanın ne anlamı var?
Bilim insanları için veganlarbir hazine oldular. Çocuklar ve yetişkinlerde uzun süreli vegan beslenmenin zararlarını görüldü ve raporlandı. Kendiliğinden gerçekleşen bu çalışmalar için onlara bir teşekkür edelim. Bu raporlara bakarak yarın bir gün uzayda yaşamaya başlarsak bu iş vegan beslenmeyle olmaz hayvancılıkta uzayda zor olur böcek bari götürelim yeriz bile diyebilirler demedi demeyin.