“Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır “demiş Mustafa Kemal Atatürk.
Gerçektende millet olarak Allah korkusu, vatan aşkı ile işini en iyi şekilde yapmaya çalışanlar çoğaldığı müddetçe bu milletin sırıt yere gelmez. Hem demiyormuyuz bir işe başlarken “Niyet hayır akıbet hayır” diye.
Niyetimiz iyiyse,Allaha,insana topluma yarar bir şey yapıyorsak, bumerang gibi mutlaka bize dönüp gelecektir.
Bakınız son yılların en büyük orman yanıgın tehlikesi ile karşı karşıya kaldık.Ormanlarımız yanında 5 köyümüzü tehdit altına alan yangın için milletçe seferber olduk.
Kamu kurumlarımız,yaşlısı genci vatandaşlarımız elele verip yangınla mücadele ettik. Emet’i Hisarcık’ı ,köylüsü kentlisi yoktu… Amiri memuru,işçisi, işsizi yoktu.Kadını erkeği, çoluğu çocuğu yoktu.Ortak hedef vardı. Yanan ve kurtarılmayı bekleyen memleket için biraraya gelmek.
Erkeklerimiz beden gücüyle yangınla mücadele ederken,Kadınlarımızda bir yandan emek veren çalışanlar ve vatandaşlar için kumanya gözlemeler yapıp dağıttı.
Allah devletimize zeval vermesin. Helikopterler olmasaydı, bugün ne tetik yaylası,ne tahtalı, nede Kabaklar,Göncek,Yeniceköyümüz vardı…
Üstelik Domaniçte günlerdir devam eden yangın sebebiyle ekiplerin çoğunluğu bölgedeyken… Bir ara domaniçte ksımsmı kontrol, bizim yangına daha etkin müdaheleye şans verdi. Çeşitli illerden gelen orman yangın ekiplerimiz ile karadan ve havadan daha fazla ciğerlerimiz yanmadan yangını söndürdüler.
Domaniçte beton havuz yapılıp, helikopterlerin su aldığını düşünrsek,Hasanlar barajının,tahtalı göletinin bölgemize nimet olduğunu iyi bilelim. Buna birde Emet göleti ekleniyor. 5 adet yangın havuzuda cabası.
Tüm halkımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
MUTLAKA BUNLARI NOT ALMALIYIZ
Herşey güzel geçtiği ve yangın tehlikesi geçtiğine göre oturup bazı şeyleri de ciddi düşünme zamanıdır.
- Bakınız yapılan anonslarla yüzlerce insanımız yangın yerine koştu. Ama nereye koşup,ne yapacağını bilmeden? Oysaki bölgede bir yangın koordine merkezi olmalı, herkese iş ve görev dağılımı yaparak yönlendirmeliydi.
- Köylerimizde yaşlı vatandaşlarımız görmüş geçirmiş olmanın avantajı ile halkı doğru çalışmaya yönlendirdi. Şu taraftan tarlaları sürün. Oluk açın, su yetişmeyen yerlerde toprak atın,..Çiftçi mallarını koruma gibi bu önemli bölgeleri ve işi iyi bilen vatandaşlara kontrol görevi verilmeli.
- Emet halk eğitim vasıtası ile kısa sürede yangınla mücadele için kurslar açılmalı.Kamu kurum ve kuruluşlarında yangınla mücadele kursları verilmeli.Tatbikatlar yapılmalı.
- Ormanı geniş ve aynı zamanda deprem bölgesi bir coğrafyada yaşıyoruz. Emette bir acil afet birimi kurulmalı. Olası yangın depremde, bolca malzeme,tıbbi ilk yardım malzemeleri,çadır vb. depolayarak olay erine kısa sürede konuşlandırılabilinecek hale getirilmelidir.
ORMAN YANGINI GİBİ SEVGİ VE PAYLAŞMAKTA YAYILSIN
Orman yangının nedenli hızlı ve atlayarak farklı noktalarda devam ettiğini yakınen gördük. Toplumsal olaylardada iyi ve kötünün aynı derecede yayıldığını düşünürsek,aşağıdaki hikayeyi kendimize rehber edinmemiz temenilerimle;
Her yıl yapılan “en iyi buğday” yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi:
-Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi.
-Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda,
-Neden olmasın, dedi çiftçi.
Bilmediğiniz bir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır ve tarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğday yetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olması demektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın da iyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder. Kin, cimrilik, nefret kimsenin hoşlanacağı davranışlar değildir.Orman gii ortak mal varlıklarımızı korumak ve birbirimizi uyarmak en asli vatan görevlerimizdendir.
